DOLAR33,9008% 0.03
EURO37,6352% -0.04
STERLIN44,6724% -0.16
FRANG39,9621% 0.3
ALTIN2.809,65% 0,78
BITCOIN60.194,433.986

KÖŞE YAZARIMIZ ERTUĞRUL DALBASTI YAZDI. “Sivasspor Gündemi: Galatasaray Maçının Yankıları, Dia Saba’nın Vedası, Konyaspor Maçı”

Yayınlanma Tarihi :
KÖŞE YAZARIMIZ ERTUĞRUL DALBASTI YAZDI. “Sivasspor Gündemi: Galatasaray Maçının Yankıları, Dia Saba’nın Vedası, Konyaspor Maçı”

Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı, Demirgrup Sivasspor’un Konyaspor maçı ve öncesinde yaşanılan sıkıntıları kaleme aldı.

 

 

Sivasspor, geçtiğimiz hafta oynanan Galatasaray maçı beraberinde çok kritik bir gündemin kapısını açtı belki de. Kapsamı çizilemeyen, net bir tanı konulamayan bir gol iptali kararı ve ardından yaşanan yoğun tartışma ortamı bir hakemin kızağa çekilmesine, bir hakemin ise düdüğünü asmasına sebebiyet verdi. Bu düz bir mantıkla bakıldığında gözüken şeyi, “Sivasspor’un kaybettiği 1 puan” olarak nitelemek çok sığ olacaktır, zira bu futbolumuzun ne tür bir zemin üzerinde durduğunu gözler önüne seren, bir hayli endemik bir olaydı. Bilindiği üzere futbolumuzun temel assetleri, herhangi bir futbol ülkesine benzemiyor. İngiltere Ligi’ni ve İngiliz futbolunu yoğun temposuyla, Alman futbolunu dinamizmi ve futbolun metodolojisine yön vermesiyle, İspanyol futbolunu ise bireysel yeteneklerin gündeme geldiği bir coğrafya olarak nitelersek, Türk futbolunun konumunu belirleyen anahtar kelime “kaos” olurdu. Tam olarak bu kaos atmosferine iyi örnek olabilecek bir yargılama süreci, Federasyonun şeffaflık söylemi üzerinden açıkladığı VAR kayıtlarıyla, mevzunun baş aktörü Sivasspor’u denklemin içinden çıkarıp, ligin iki ağır topu Galatasaray ve Fenerbahçe arasında bir çekişmeye döndürdü. Sivasspor, Antalyaspor gibi bu süreçten muzdarip olan takımlar, sürecin yan karakterleri konumu aldılar. Sivasspor üzerinden söyleyebileceğim şey, bu karanlık işin içerisinden çıkıp, futboluyla gündeme gelmeye ve ilerlemeye çabalayan bir konuma gelmesidir.

Ancak, bu ne derece mümkün sorusunun cevabına çok olumlu cevaplar verebileceğimi sanmıyorum. Zira saha içi ve saha dışı yönetim anlamında iyi işler sunabilen bir Sivasspor söz konusu değil. Galatasaray maçında hasır altı kalan oyun içi eksiklikler Konyaspor maçında da sürdü. İşin bu yönüne geleceğiz lâkin daha öncesinde konuşulması gereken bir Dia Saba gündemi var. Dia Saba, Sivasspor’a geldiği andan itibaren hücum üretkenliğini, takımın özgüvenini ve tüm bunların skora etkisini sağlayan yegâne oyuncu oldu. Futbolun bireysel yetenek eksenli bir oyun olduğuna ve bu bireysel yeteneğin takımın geneline etkisine dair iyi örnekler çıkardığımız Dünya Kupası bizlere gösterdi ki, takımlar dümeni kusursuz işletecek, görevlerini yerine getiren tüm güverteye güven verecek ve takımın dalgalarda yaşadığı savrulmayı minimize edecek bir kaptana ihtiyacı var. Ve bu kaptanın kim olduğu, o oyuncunun takıma kattığı kalite ile birebir ilişkili. Dia Saba, Sivasspor’un buna ihtiyacı olduğu dönemde takıma katılan bir isim. Dia Saba’nın transferinin Sivasspor’a iyi şeyler kazandırdığını pekâlâ söyleyebiliriz, ancak bu işi bir transfer olarak değil de Sivasspor’un seyri üzerinden yorumlarsak söyleyeceğimiz şeyin aynı şekilde olacağını düşünmüyorum. Her ne kadar Sivasspor’un Avrupa’daki yürüyüşü, Ligde aldığı galibiyetleri Dia Saba’yla direkt ilişkili olsa da yaz transfer döneminde yürütülen transfer çalışmalarını bu işin içerisine alırsak Dia Saba kaybedilmesi yönüyle Sivasspor’a kazandırdığından çok zarar verebilecek bir oyuncu konumuna geldi. Dia Saba’nın Galatasaray maçı akabinde yaptığı veda açıklaması Sivasspor için yalnızca bir oyuncu kaybının haberini vermiyor, yerine doldurulması güç bir kalitenin ihtiyacını, yepyeni bir oyun düzleminin ihtiyacını ve çok zor bir sürecin haberini veriyor. Artık oyunun dümenini ele almak konusunda yetersiz kalan Gradel bir sürpriz yaratıp tekrar geçmiş performansını göstermezse, Sivasspor Dia Saba minvalinde bir bireysel yeteneğe ek, takımın yaşadığı mental düşüşün içinde olan pek çok oyuncuya alternatif bulmak zorunda olacak. Böylesi köklü bir reformun da, Sivasspor’un ligin dibinde can çekiştiği noktada mümkünatı ne denli gerçekçi, orası sizlerin yorumu.
Gelelim Konyaspor maçına… Sivasspor, mental yönden hırpalanmış bir biçimde geldi Konya deplasmanına, bu bir gerçek. Ancak bu durum, bunu yaşayanın oyuncular olduğu bir düzlemde mazeret olarak kabul edilebilir. Bu durumdan en çok muzdarip olan kişi zannımca Rıza Çalımbay. Yazılarımda tekrar tekrar dile getirdiğim üzere, Rıza hoca futbola dair iyi fikirleri olan birisi. Böyle nitelediğim birisinin, oyuncularına geçiş oyununun inceliklerini öğretememesi, daha ilk transfer edildiğinde, kendisine uygun bir oyun mantığı elde edilemezse skor katkısı elde edilemeyeceğini söylediğim Karol Angielski’yi ısrarla kendisine zıt bir planlamanın içinde konumlandırması, defansif dengesizliğe bir panzehir bulamaması, yaratılan hücum çeşitliliğini skora dönüştürebilecek hücum setlerini çizememesi ve deplasmanda aldığı puanı Konyaspor’un bulduğu pozisyonları skora dönüştürememesi üzerinden alan bir hocanın, yaşadığı şey ya bir mental yorgunluktur, hırpalanmışlıktır ya da kendisi artık bu görevi kaldıracak konumda değildir. Konyaspor maçında alınan 1 puanın kötü olduğunu, yetersiz olduğunu söylemiyorum elbette, Konyaspor ligin en iyi top oynayan takımlarından biri. Benim söylediğim şey, Sivasspor’un hasbelkader giden bir formu olduğu, yaşadığı taktiksel dengesizliklerin takımı istikrardan uzak tuttuğu, oyunun oyuncu grubundan bağımsızlığı. Tüm bunları sakatlıklar ve yetersizlikler üzerinden “excuse” eden Rıza Çalımbay’ın da, kamp dönemini verimsiz geçirmiş olmanın, oyuncu grubuna uygun düzlemi sağlayamamanın ve tüm bu yetersizlik içinde dahi, Avrupa’nın önemli scouting platformlarında raporu çıkan, Genç millî takımlarda ve gelişim liglerinde performanslarıyla formaya göz kırpan genç oyuncular üzerinde bir kurgu, planlama sahibi olmamanın sorumlusu olması.

YORUM YAP