Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı, Yukatel Kayserispor-Demirgrup Sivasspor maçını yazdı.
Sivasspor saikleri tam saptanamayacak, çözüm bulunamayacak bir mental çöküntünün esiri olmuş durumda. Bu direkt olarak bir nedene, bir kişiye ve zümreye yıkılamayacak sorunlu hâl birbiri ardına yaşanan travmatik olaylar sonucunda oluşan bahaneler bulutunun ardına saklanıp, Sivasspor’u çok daha kötü bir sona sürüklemek üzere bekliyor. Herkes kendince haklı, Rıza hoca da, yönetim de, oyuncular da. Rıza hoca önüne gelen kadrodan rahatsız, kadronun yetersizliğinden şikayetçi, yönetim çok dengeleri sarsmadan, Sivasspor’u bir stabil zeminde tutma çabasında ve bu çabalarının bulundukları koltuk için yeterli olduğunu düşünmekte, oyuncu grubu ise “planlamadan uzak, saha içi lideri olmayan bir yapıda ne denli başarılı olabiliriz?” sorusuyla bu başarısızlığını pek tabii açıklayabilir, şayet amaç başarılı olmak değil, “sinameki” bir kulüp tablosu çizmekse…
Tabii şunları da birisinin sorması gerektiğini düşünüyorum. Sivasspor nasıl bir hücum planlaması üzere ki; rakibi Kayserispor’un stoper oyuncusu Majid Hosseini, takımın bireysel yetenek bağlamında en önemli isimleri ve hücum çeşitliliğini oluşturan ikilisi Clinton N’jie ve Max Gradel’in toplamından daha fazla topla buluşuyor. Sivasspor, Caner Osmanpaşa ve Goutas’tan başka stoper oyuncusu yok mu ki; bu sezon Sivasspor adına “ortalama” veya “idare eder” denilebilecek maçları sayılı olan, ee hâl böyleyken yüreklerinden sahaya hırslarını ve isteklerini de damıtmadıkları aşikâr olan bu ikiliye neden alternatif yaratılamadı, Samba Camara neden kazanılamıyor? Veya Rıza Çalımbay, tüm bu imkansızlıkların çözümünün, kendisinin de futbol kariyerini timsal olarak gösterebileceğimiz Serpil Hamdi Tüzün, Adnan Dinçer gibi idealistlerin kurguladıkları özkaynak projelerinden geçtiğini anlayamıyor mu ki; Mehmet Albayrak stoper mevkiisi için, Emre Gökay sağ kanat için en ufak bir alternatifler olamıyorlar? Rıza hoca, elinde Polonya Ligi’nde geçtiğimiz sezonun en önemli ceza sahası silahlarından birini barındırıyorken, sahada olduğu dakikaları tek bir şut bile çekemeden tamamlayan Ahmet Musa yerine, 3. bölgede gerek uzun toplarla gerekse kenarlardan çoğalmayı planlayan makûl bir düzlemde Karol Angielski’yi neden tercih etmiyor? Sivasspor takımı hiç mi ceza alanı savunması çalışmıyor ki; neredeyse takımın yediği her golde bir kademe hatası söz konusu. Ya da çok fazla bu meseleyi deşmeden, gerek yönetime gerekse Rıza Çalımbay’a sormak istediğim soru şu: Sivasspor’un sorunları bir “Goldbach Hipotezi” olmadığı gibi, oldukça açık şeyler. Takımın yönetim iskeletini oluşturan en önemli iki yapı olarak, bu sorunların saptanması ve çözülmesi konusunda bir eylem planı yaptınız mı? Zira, Sivasspor bugün çok zor günler yaşayan, maddi yükümlülüklerini idare etme acziyeti konumunda olan bir Kayserispor karşısında oyunun her alanında sürklase oldu. Sivasspor’un eksiklerini iyi saptadılar, o eksiklerin üzerine iyi gittiler ve yıkımı yaşattılar. İlgili sorunlar saptanmazsa, Sivasspor “kaybettirildiğini” düşündüğü puanlar üzerinden türküler, ağıtlar yaka yaka ligin dibine demirlenir. O zaman da günü kurtaracak olan ilgili zümrelere isyan etmek değil, futbolun realiteleri üzerinden Sivasspor için bir ideal çizmek olacaktır.