Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı depremleri konuştuğumuz bu günlerde Trabzonspor-Basel maçının etkilerini yazdı.
Ülkemiz tarihinde yaşadığı en büyük felaketlerden birinin yarattığı yaraları sarmaya devam etmenin mücadelesini vermeye devam ediyor. Yaşananların vahametini zikretmenin, tekrar dillendirmenin bir gerekliliği olmadığı gibi, parmak basacak olduğum nokta biraz daha farklı; kaybettiğimiz birliktelik duygusunu geri kazanmak. Türkiye gibi multikültürel yapıları yekpare biçimde muhafaza etmek zordur. Bu denli yoğun kültürel farklılıklar, ülkenin renk paletinin en koyusundan, en açığına renklerini barındıran yapısı bir süre sonra ayrışmayı ve beraberinde bir yozlaşmayı getiriyordu. Bu zeminde, bizleri bir arada tutacak yegâne değerler olsa olsa; hoşgörü ve insanlık olurdu. Bu felaketin ne denli acı ve sancılı olduğunu bilmekle beraber, bu atmosferi gerek ülkemiz içinde, gerekse tüm Dünyaya yayılan bir hoşgörüyle yönetebiliyor olmak, yaralarımızı asgari surete indirme mücadelesi veriyor olmak kaybettiğimizi kazanmak konusunda çok değerli.
Bu atmosferin futbola yansımalarını da görmek mümkün oldu bu süreçte. Süper Lig’de Hatayspor’a ve Gaziantep FK’ya, 1. Lig’de Malatyaspor’a ve daha alt liglerde bölgedeki tahribattan muzdarip takımlara uygulanan imtiyazlar, Volkan Demirel’in ve Gökhan Zan’ın bölgedeki mücadeleleri, Türkiye’nin her bölgesinde her takımının deprem bölgesine gönderdiği yardımlar hatırlanmaya değerdi. Öte yandan, bu zor süreçte Avrupa futbolunda maraton da devam etmekteydi. Trabzonspor, UEFA Konferans Ligi’nde Basel’le bir maç oynamak zorundaydı. Bunu, bu zorlu süreci gündemin birinci maddesine taşıyarak, beraberlik mesajları suretiyle yürütmek asgari bir gereklilikti ve Trabzonspor bu konuda üstüne düşeni fazlasıyla yaptı. Tüm Türkiye’ye verdiği davet sonucunda stadyumu bir milli maçmış gibi dolduran çeşitli takımların taraftarları, Trabzonspor’a destek verdi. Yaratılan güzel atmosferin de etkisinin gözardı edilemez olduğu bu şartlar altında, sahaya büyük bir oyun üstünlüğü koyan Trabzonspor, başından sonuna sürklase ettiği maçta Basel’e karşı 1-0’lık bir galibiyet aldı. Gerek Abdullah Avcı’nın oyuna dokunuşu, gerekse takımın kollektif ve başarılı oyunu Trabzonspor’u başarıya taşırken, ikinci maç adına iyi bir avantaj elde edildi.
Bu zafer zannımca, Trabzonspor’un ve sahadaki oyuncuların olduğu kadar orada her renkten stadyumu dolduran taraftarın, ülkenin bu zor mücadelesinde birleşen tüm vatandaşların yani hepimizin zaferi. Ülke olarak pek çok değerimizi kaybettiğimiz bir noktada, şüphesiz futbolun realitelerinden de uzaklaşıyor, gelişimi ilerlemeyi terk ediyor, yoz tartışmaları ayrışmaları benimsiyorduk. Dünyada futbolun renkleri, rekabetleri göz önünde bulundurulmaksızın bir araya gelerek bu sporun gelişimine odaklanan idealist teknik direktörler, yoz tartışmalardan uzaklaşıp bunun güzel bir spor olduğunu benimseyenler tarafından geliştirildiğini göz önünde bulundurulduğunda bu atmosferi sürdürmek, ülkenin her noktasında, her alanda yaymak bizim boynumuzun borcu olmalıdır. Felaketleri, mücadeleleri atlatmak bir birliktelik işidir ve bizi biz yapan değerler temel prensiplerimiz olmalıdır. Bu zaferi için Trabzonspor’a, birlikteliği için tüm Türkiye’ye ve hassasiyetleri ile “Biz de sizinleyiz” mesajı gösteren Basel takımına teşekkür ediyorum ve tebrik ediyorum. Umarım bu zorlu günler atlatılır ve aydınlık günler gelir.
